Tanım
Son zamanlarda Batı’da, özellikle Amerika’da, bilim çevrelerini meşgul eden önemli bir konu, bilim sahtekârlıklarının artan yaygınlığı ve bazen skandal boyutlarına ulaşmasıdır. Bu konu, birçok saygın dergi ve gazetede ele alınmış, sebepleri, niteliği ve olası çözüm önerileri üzerinde durulmuştur. Batıdaki Bilim Sahtekarlığı Yeni Değil
Bilim Sahtekârlığının Tarihsel Kökenleri
Bilim sahtekârlığı, Batı için yeni bir olgu değildir. Tarih boyunca, bilimsel çalışmalarda hile yapma eğilimleri görülmüştür. Örneğin, Isaac Newton ve George Mendel gibi ünlü bilim insanları bile, teorilerini desteklemek için verileri manipüle etmişlerdir. Newton, Leibniz ile olan rekabetinde, evrensel çekim kanunu teorisini daha popüler hale getirmek için verilerle oynamıştır. Mendel ise, genetik çalışmalarında sonuçları teorilerine uydurmaya çalışmıştır.
Modern Dönemde Bilim Sahtekârlıkları
Günümüzde, bilim sahtekârlıklarının boyutları daha da büyümüş ve topluma zarar verebilecek düzeylere ulaşmıştır. Örneğin, İngiliz psikolog Sir Cyril Burt, zekâ üzerine yaptığı araştırmalarda verileri kasıtlı olarak değiştirmiş ve bu durum 1979 yılına kadar fark edilmemiştir. Benzer şekilde, “Piltdown Adamı” skandalı, 41 yıl boyunca bilim dünyasını aldatmıştır. Bu sahtekârlık, insan kafatasına yapılan manipülasyonlarla gerçekleştirilmiş ve ancak 1950’lerde ortaya çıkarılmıştır.
Bilimsel Araştırmalarda Kontrol Mekanizmalarının Yetersizliği
- yüzyılın sonlarında, bilimsel araştırmalar artık bireysel laboratuvarlarda değil, büyük araştırma merkezlerinde ve üniversitelerde yapılmaktadır. Ancak, bu durum hataların ve sahtekârlıkların önlenmesini kolaylaştırmamış, aksine daha da karmaşık hale getirmiştir. Örneğin, Science dergisinin editörü Daniel E. Koshland, yayınlanan makalelerin %99,99’unun doğru olduğunu iddia etse de, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından yapılan kontrollerde, son 10 yılda %11 oranında “kötü davranış” tespit edilmiştir.
Bilim Sahtekârlığının Toplumsal Etkileri

Bilim sahtekârlıkları, özellikle insan sağlığıyla doğrudan ilgili alanlarda ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin, Stephen Brevning adlı bir araştırmacı, nöroleptik ilaçların zararları üzerine yaptığı çalışmalarda verileri manipüle etmiş ve bu durum, Amerikan halk sağlığı politikasını yanlış yönlendirmiştir. Brevning’in sahtekârlığı ortaya çıktıktan sonra, bilim çevreleri kontrol mekanizmalarını güçlendirmeye yönelik adımlar atmıştır.
Bilimsel Etik ve Kontrol Mekanizmaları
Bilim sahtekârlıklarının önlenmesi için, araştırmacılar üzerindeki baskıların azaltılması ve etik standartların yükseltilmesi gerekmektedir. Örneğin, Massachussets Institute of Technology (MIT) bünyesinde yaşanan bir skandal, bilimsel çalışmaların kontrol mekanizmalarının ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. David Baltimore gibi Nobel ödüllü bir bilim insanının imzasını taşıyan bir çalışma, Margot O’toole tarafından tekrar edilmiş ve çalışmanın tutarsız olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum, bilimsel çalışmaların bağımsız araştırmacılar tarafından tekrar edilmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Batıdaki Bilim Sahtekarlığı Yeni Değil
Batı bilim dünyası
Batı bilim tarafı, bilim sahtekârlıkları ve etik ihlallerle mücadele etmektedir. Bu sorunlar, bilimin güvenilirliğini zedelemekte ve toplumun bilime olan güvenini sarsmaktadır. Bilimsel araştırmalarda şeffaflık, bağımsız denetimler ve etik standartların yükseltilmesi, bu sorunların çözümü için kritik öneme sahiptir. Ancak, bilim insanlarının kişisel hırsları ve rekabet ortamı, bu tür sahtekârlıkların önlenmesini zorlaştırmaktadır. Bilim dünyasının, insanlığın yararına çalışan bir kurum olarak kalabilmesi için, bu tür etik sorunlarla daha etkili bir şekilde mücadele etmesi gerekmektedir.
Referanslar:
- Discover, Nisan 1988, s. 52
- Evrim Anaforu ve Gerçek, 1986, s. 458-463
- Scientific American, Ağustos 1988, s. 11
- Discover, Nisan 1988, s. 55
- Omni, Ağustos 1988, s. 25
- New Scientist, 5 Kasım 1988, s. 24
- New Scientist, 12 Kasım 1988, s. 19
- Omni, Ağustos 1988, s. 25
- Scientific American, Ağustos 1988, s. 57
- Discover, Ağustos 1988