Diktatörler, tarih sahnesinde birer dev gibi yükselir ve korku salarlar, kalabalıkları büyülerler, ülkeleri demir yumrukla yönetirler. Ama her devin bir sonu vardır; bazıları sarsıcı, bazıları trajik, bazıları ise adeta bir kara mizah. Bu yazıda, modern tarihin beş tartışmalı diktatörünün son günlerini ele alacağız: Saddam Hüseyin, Muammer Kaddafi, Nicolae Ceaușescu, Idi Amin ve Augusto Pinochet. Onların hikayeleri, güç hırsının nasıl bir felakete dönüştüğünü gösteriyor. Yazarken, bazen bu adamların kibirine öfkelendim, bazen sonlarının ironisine gülümsedim, ama çoğu zaman, insanlığın karanlık yüzüne ürperdim. Hazırsanız, bu dramatik çöküş hikayelerine dalalım ama dikkat, bazı sahneler tüylerinizi diken diken edebilir! Gücün Zirvesinden Çöküşe Diktatörlerin Son Günleri


saddam hüseyin

Saddam Hüseyin

1. Saddam Hüseyin: Tikrit’in Sığınağından İdam Sehpasına Saddam Hüseyin, Irak’ı 1979’dan 2003’e kadar demir yumrukla yönetti. Bir zamanlar Ortadoğu’nun en korkulan liderlerinden biriydi; sarayları, altın kaplama silahları ve devasa heykelleriyle adeta bir modern firavun. Ama 2003’te ABD işgali, onun saltanatını yerle bir etti. Saddam, kaçak bir fare gibi, Tikrit yakınlarında bir yeraltı sığınağında yakalandı. Saçları dağınık, sakalı uzamış, bir zamanların mağrur lideri, bir örümcek deliğinde titriyordu. Bu sahne, adeta bir Hollywood filmi, değil mi?2006’da, Saddam yargılandı ve idama mahkûm edildi. İdam sehpasında, son sözleri “Yaşasın Irak!” oldu, ama kalabalığın hakaretleri arasında boğuldu. Cellatlar ipi çektiğinde, dünya bir diktatörün sonunu izledi. Saddam’ın çöküşü, gücün ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatıyor. Bir zamanlar ordular yöneten adam, bir sığınakta fare gibi yakalandı. Ironik, değil mi?

Kaynak Önerisi: John Nixon’un Debriefing the President: The Interrogation of Saddam Hussein kitabı, Saddam’ın son günlerini ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.


Muammer Kaddafi

Muammer Kaddafi

2. Muammer Kaddafi: Çöldeki Kraldan Boru Hattına Muammer Kaddafi, Libya’yı 1969’dan 2011’e kadar yönetti. Yeşil Kitap’ıyla “devrimci” bir vizyon vadetti, ama gerçekte petrol zenginliğini saraylarına ve excentric hayat tarzına harcadı. Altın tabancalar, leopar desenli kıyafetler… Kaddafi, adeta bir rock yıldızı gibi davranıyordu, ama sahnesi kan ve baskıyla doluydu. 2011’de Arap Baharı, Libya’da isyan ateşini yaktı. Kaddafi, Sirte’de kaçarken yakalandı. Bir drenaj borusunda saklanıyordu! Düşünsenize, “Çöldeki Kral” bir borunun içinde titriyor!Kaddafi’nin son anları, kaotik ve korkunçtu. Öfkeli bir kalabalık tarafından linç edildi; görüntüleri, sosyal medyada viral oldu. Son sözleri, “Ne yapıyorsunuz? Ben sizin liderinizim!” oldu, ama kimse onu dinlemedi. Kaddafi’nin çöküşü, hem trajik hem de korkutucu: bir zamanlar milyonları yöneten adam, bir boruda can verdi. Tarihin en acı ironilerinden biri, değil mi? Gücün Zirvesinden Çöküşe Diktatörlerin Son Günleri

Kaynak Önerisi: Lindsey Hilsum’un Sandstorm: Libya in the Time of Revolution kitabı, Kaddafi’nin son günlerini çarpıcı bir şekilde anlatıyor.


Nicolae Ceaușescu

Nicolae Ceaușescu

3. Nicolae Ceaușescu: Romanya’nın Kanlı Noel’i Nicolae Ceaușescu, Romanya’yı 1965’ten 1989’a kadar yönetti. Kendisini “Karpatların Dehası” ilan etti, ama halkı açlık ve sefalet içindeydi. Sarayında lüks içinde yaşarken, Romanya’da elektrik kesintileri günlük gerçeklikti. 1989’da, Doğu Bloku’nun çöküşüyle isyanlar patlak verdi. Ceaușescu, Bükreş’te bir balkonda konuşma yaparken kalabalık ona sırtını döndü. O an, adeta bir tiyatro sahnesi gibiydi: kral, yalnız bırakılmıştı.Ceaușescu ve eşi Elena, kaçmaya çalıştı, ama yakalandılar. Noel Günü 1989’da, acele bir mahkemede yargılandılar ve kurşuna dizildiler. İdam videosu, dünya çapında şok dalgaları yarattı. Ceaușescu’nun son bakışları, sanki “Bu nasıl olur?” der gibiydi. Romanya, o Noel’de hem özgürlüğüne kavuştu hem de kanlı bir sayfa kapattı. Bu son, hem ürpertici hem de tarihin adalet duygusunu hissettiriyor, değil mi?

Kaynak Önerisi: Vladimir Tismaneanu’nun The Revolution of 1989 kitabı, Ceaușescu’nun çöküşünü bağlamıyla birlikte inceliyor.


Idi Amin

Idi Amin

4. Idi Amin: Uganda’nın Kanlı ŞovmeniIdi Amin, 1971-1979 arasında Uganda’yı yönetti. “Son İskoçya Kralı” lakabı ve teatral tavırlarıyla, hem korkutucu hem de absürt bir figürdü. Kendisini “İngiliz İmparatorluğu’nun Fatihi” ilan etti, ama gerçekte yüz binlerce insanı katletti. Onun rejimi, işkence odaları ve toplu mezarlarla anıldı. Amin’in “espri” anlayışı bile korkunçtu: muhaliflerini timsahlara yedirdiği söylentileri, hâlâ tüyler ürpertiyor.1979’da Tanzanya ordusu Uganda’yı işgal edince, Amin Suudi Arabistan’a kaçtı. Orada, 2003’teki ölümüne kadar sürgünde lüks bir hayat yaşadı. İdam sehpası ya da linç yerine, Amin’in sonu bir hastane odasında oldu. Bu, adeta tarihin bir cilvesi: kanlı bir diktatör, rahat bir yatakta öldü. Sizce bu, adalet mi, yoksa evrenin kötü bir şakası mı? Gücün Zirvesinden Çöküşe Diktatörlerin Son Günleri

Kaynak Önerisi: David Gwyn’in Idi Amin: Death-Light of Africa kitabı, Amin’in vahşi rejimini ve sonunu anlatıyor.


Augusto Pinochet

Augusto Pinochet

5. Augusto Pinochet: Şili’nin Sessiz Celladı Augusto Pinochet, 1973’te Şili’de darbe yaparak Salvador Allende’yi devirdi ve 1990’a kadar ülkeyi yönetti. Onun rejimi, “Chicago Boys” ekonomik politikalarıyla neoliberalizmin öncüsü oldu, ama aynı zamanda binlerce insanın kaybolduğu, işkence gördüğü bir karanlık dönemdi. Pinochet, kendini “Şili’nin kurtarıcısı” olarak görüyordu, ama muhalifler için o bir canavardı.1998’de Londra’da kalp ameliyatı olurken tutuklandı; Şili’deki suçları için hesap verecekti. Ama sağlık sorunları bahanesiyle serbest bırakıldı ve 2006’da, yargılanmadan öldü. Pinochet’nin son günleri, adaletten kaçışın sembolü oldu. Bir diktatör, sarayda değil, ama bir hastane odasında son nefesini verdi. Bu son, sizi de biraz sinirlendirmiyor mu? Adalet, bazen ne kadar yavaş işliyor!

Kaynak Önerisi: Pamela Constable ve Arturo Valenzuela’nın A Nation of Enemies kitabı, Pinochet’nin rejimini ve sonunu ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.


Kırılganlığı Saddam’ın sığınağı, Kaddafi’nin drenaj borusu, Ceaușescu’nun Noel idamı, Amin’in sürgün lüksü ve Pinochet’nin kaçışı… Bu diktatörlerin son günleri, gücün zirvesinden çöküşe uzanan trajik bir yolculuk. Onların hikayeleri, hem korkutucu hem de düşündürücü: Hiçbir taht sonsuz değil. Yazarken, bu adamların kibirine öfkelendim, ama aynı zamanda insanlığın bu karanlık yüzüne ürperdim. Tarih, bize ne öğretiyor? Belki de şunu: Güç, bir an parlar, ama her zaman söner. Sizce, bu çöküşlerden en çarpıcı olanı hangisi? Ya da günümüzün “diktatörleri” kimler olabilir?  Gücün Zirvesinden Çöküşe Diktatörlerin Son Günleri

Ek Kaynaklar:

  • Nixon, J. (2016). Debriefing the President: The Interrogation of Saddam Hussein. Blue Rider Press.
  • Hilsum, L. (2012). Sandstorm: Libya in the Time of Revolution. Faber & Faber.
  • Tismaneanu, V. (2003). The Revolution of 1989. Princeton University Press.
  • Gwyn, D. (1977). Idi Amin: Death-Light of Africa. Little, Brown and Company.
  • Constable, P., & Valenzuela, A. (1991). A Nation of Enemies: Chile Under Pinochet. W.W. Norton.