Aykut Oray, Türk televizyon tarihinin en renkli, en unutulmaz isimlerinden biri. Onu düşününce aklınıza ilk ne geliyor? Muhtemelen Bizimkiler dizisindeki “Katil Yavuz” karakteri, kucağında horozu Prens’le apartman merdivenlerinde dolaşan, “Vatandaşa cart curt yok!” diye bağıran o sevimli, kabadayı ama bir o kadar da altın kalpli adam. Aykut Oray, bu rolüyle sadece bir karakteri değil, adeta bir dönemin ruhunu ete kemiğe büründürdü. Ama gelin, bu büyük ustayı sadece “Katil” olarak anmakla yetinmeyelim; hayatına, sanatına, ailesine ve geride bıraktığı mirasa yakından bakalım. Hazırsanız, biraz nostalji, biraz hüzün ve bolca hayranlıkla dolu bir yolculuğa çıkıyoruz!
Aykut Oray Kimdi? Hayatı ve Eğitimi
Aykut Oray, 13 Ekim 1942’de İstanbul’un Üsküdar’ında doğdu. Babası Afyon Dinarlı, annesi Muğla Milaslı olan Oray, tam bir Anadolu çocuğu olarak büyüdü. Dedesinin tütün eksperi olması nedeniyle çocukluğu Ege’nin bereketli topraklarında geçti. İlkokula Buca Çaka Bey İlkokulu’nda başladı, Ödemiş Zafer İlkokulu’nda tamamladı. Ortaokul yılları da Ödemiş ve Manisa arasında geçti; babasının vefatından sonra Ödemiş’e dönerek liseyi burada bitirdi. Bu detayları okuyunca, sanki o yıllarda Ege’nin sokaklarında koşuşturan küçük Aykut’u hayal edebiliyorum. Kim bilir, belki de o sokaklarda hayal kurarak oyunculuk aşkı filizlenmeye başlamıştı.Üniversite için tekrar İstanbul’a dönen Oray, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Ön Asya Dilleri ve Kültürleri Bölümü’ne kaydoldu. Hititoloji üzerine yüksek lisans yaptı ve çivi yazısını okuyup çevirebilecek kadar bu alanda uzmanlaştı. Düşünsenize, bir yanda antik dillerle uğraşan bir akademisyen, diğer yanda sahnelerde alkış toplayan bir oyuncu! Bu ikili hayat, Oray’ın ne kadar çok yönlü bir insan olduğunun kanıtı adeta.

Tiyatrodan Televizyona
Tiyatro ile ilk olarak 1961 yılında İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu’nda oldu. 1963’te profesyonel oyuncu olarak kariyerine adım attı ve 50’den fazla tiyatro oyununda rol aldı. Ama hayat bazen planları değiştiriyor, değil mi? 1975’te askerlik görevi nedeniyle tiyatroya ara verdi, ardından Suhandan Hanım ile evlenip ticarete atıldı. Kendi işini kurdu, ama içindeki sanat ateşi sönmedi. 1988’de, yakın arkadaşı Umur Bugay’ın davetiyle Perihan Abla dizisinde birkaç bölüm oynayarak ekranlara geri döndü. İşte bu, onun televizyon dünyasında yeniden doğuşu oldu.1989’da başlayan Bizimkiler ise Aykut Oray’ı Türkiye’nin gönlüne kazıyan yapım. 13 yıl boyunca, tam 460 bölüm süren bu dizi, Türk televizyon tarihinin en uzun soluklu işlerinden biri. Oray, “Katil Yavuz” rolüyle adeta bir efsane oldu. Peki, bu karakteri bu kadar özel kılan neydi?
Kabadayı Görünümlü Gariban Dostu
Bizimkiler dizisinde Katil Yavuz, ilk başta kötü adam olarak tasarlanmıştı. Ama Aykut Oray’ın o eşsiz performansı, karakteri bambaşka bir yere taşıdı. Kucağında dövüşçü horozu Prens’le dolaşan, “Kaldır şu pislikleri koçum!” ya da “Vatandaşa cart curt yok!” gibi repliklerle hafızalara kazınan Yavuz, zamanla yoksulların koruyucusu, garibanın dostu bir kahramana dönüştü. Oray, bu rolün neden bu kadar sevildiğini bir röportajında şöyle açıklamıştı: “Bizim milletimizin her zaman öyle bir insana ihtiyacı oluyor. ‘Şöyle biri olsaydı’ diye geçiriyorlar içlerinden. Ben o ‘olsaydı’yı yakalamaya çalıştım.”
Düşünün, o kadar içten bir oyunculuk ki, insanlar Yavuz’u gördüğünde hem gülüyor hem de “Keşke bizim mahallede de böyle biri olsa” diyor. Oray’ın bu rolde tavuk ve horoz yemeyi bıraktığını biliyor muydunuz? Çünkü “Ben rol arkadaşımı yemem” demiş! Bu nasıl bir bağlılık, nasıl bir sevgi! Katil Yavuz’un eseri Şengül’le (Selda Özbek) olan sahneleri, apartmandaki komşularla atışmaları, hepsi o kadar doğal ki, sanki bir dizi değil, gerçek bir mahalle izliyormuşuz gibi hissettiriyor.
Diğer Rolleri ve Katkıları
Aykut Oray, Bizimkiler’le özdeşleşse de, kariyeri boyunca birçok dizi ve filmde rol aldı. Perihan Abla, Gurbetçiler, Çiçek Taksi, Yazlıkçılar, Ana, Cennet Mahallesi, Hayat Bilgisi gibi dizilerde ve Şellale, Janjan, Eve Giden Yol 1914 gibi filmlerde oynadı. Her rolde kendine has bir enerji kattı; o tok sesi, o kendinden emin duruşuyla izleyiciyi ekrana kilitledi.
Oyunculuğun yanı sıra, televizyon programları da yaptı. 1989’da BRT’de Halk Matinesi programını sundu, 1992’de Yalçın Çakır’la reality programı yaptı ve Katil Kim gibi projelerde yer aldı. Akademisyen kimliğini de unutmamak lazım; Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Televizyon Bölümü’nde ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde ders verdi. Ödemişliler Derneği’nin başkanlığını yaparak köklerine bağlılığını gösterdi. Üstelik koyu bir Beşiktaş taraftarıydı; maç günleri tribünde onu hayal etmek bile insanı gülümsetiyor.
Siyasi Kimliği ve Toplumsal Duruşu
Aykut Oray, sadece sanatıyla değil, toplumsal duruşuyla da iz bıraktı. CHP’ye üye olarak siyasete adım attı ve halkçı kimliğiyle tanındı. Onun “Katil Yavuz” karakterindeki replikleri, sadece dizi için değil, adeta bir yaşam felsefesi gibiydi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Oray’ın vefatından sonra şöyle demişti: “Aykut Oray’ın kaybı, sinema ve tiyatro dünyamız için olduğu kadar, ülkemizin demokrasi ve siyaset dünyası için de büyük bir kayıptır.” Bu sözler, onun ne kadar derin bir etki bıraktığını gösteriyor.
Ailesi ve Özel Hayatı
Aykut Oray, Suhandan Hanım ile evliydi ve bu evlilikten Umut ve Anıl adında iki oğlu oldu. Ailesine son derece bağlı bir baba olduğu söylenir. Bizimkiler’in senaristi Umur Bugay, Oray için “Herkes onu dağınık, alkol sorunu olan biri sandı ama o mazbut, ailesine düşkün bir adamdı” demişti. Bu, onun ekrandaki kabadayı görüntüsünün ardında ne kadar naif bir insan olduğunu gösteriyor. Oğlu Anıl Oray, babasının anısını yaşatmak için sosyal medyada paylaşımlar yapıyor; özellikle Bizimkiler’in unutulmaz kadrosunu anarken yazdıkları, insanın yüreğine dokunuyor.
Vatandaşa Cart Curt Yok Vatandaş Sakince Ölecek!
Aykut Oray’ın hayatı, ne yazık ki trajik bir şekilde sona erdi. 2009’da, Muğla Köyceğiz’de düzenlenen 4. Kaunos Altın Aslan Türk Filmleri Festivali’ne katılmıştı. 8 Ağustos’ta Köyceğiz’e gelen Oray, festival kapsamında etkinliklere katıldı, arkadaşlarıyla vakit geçirdi. 11 Ağustos 2009 sabahı, otel odasında kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Olayı öğrenen yakın arkadaşı Nebahat Çehre, odasına gittiğinde onun cansız bedeniyle karşılaştı ve gözyaşlarına boğuldu. Çehre’nin “Üstünü bile değiştirmemiş, giysileriyle duruyordu” sözleri, o anın acısını hâlâ hissettiriyor.
Oray, 13 Ağustos’ta Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenin ardından Çengelköy Mezarlığı’na defnedildi. Cenazesinde sanat dünyasından pek çok isim vardı; herkes, bu renkli ve yürekli adamı uğurlarken hem hüzünlü hem de onunla geçirdikleri anıları anarak gülümsüyordu. Aykut Oray’ı düşününce, içimde bir burukluk ama aynı zamanda bir tebessüm beliriyor. O, sadece bir oyuncu değil; bir mahalle abisi, bir dost, bir halk adamıydı. Bizimkiler’in Katil Yavuz’u olarak her pazar akşamı evlerimize konuk oldu, ama onun ötesinde, tiyatro sahnelerinde, üniversite kürsülerinde, siyasette ve hayatta bıraktığı izlerle hepimizi etkiledi. Onun replikleri hâlâ dilimizde: “Kaldır şu pislikleri koçum!” ya da “Karpuuuz kan, karpuuuz bal!”… Bu sözler, 90’ların sıcak mahalle havasını, o samimi günleri hatırlatıyor.Bugün hâlâ Bizimkiler’i açıp izlediğimizde, Aykut Oray’ın o tok sesini duyduğumuzda, sanki o hâlâ aramızda. Onun oğlu Anıl’ın dediği gibi: “Mekânları cennet, ruhları şâd olsun.” Aykut Oray’ı saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. Senin gibi bir “Katil” bir daha gelmez, usta!