Ercan Yazgan, Türk televizyonunun en tanıdık yüzlerinden biriydi. Bizimkiler dizisindeki Kapıcı Cafer rolüyle Şale Apartmanı’nın kapısını çaldı, “Buyruuun!” diyerek hepimizin evine misafir oldu. 4 Nisan 1946’da Sinop’ta doğdu, 8 Mart 2018’de İstanbul’da vefat etti. Ama onun neşesi, uyanıklığı ve samimiyeti, hala bizimle
Genç Yaşta Tiyatroyla Tanıştı
Ercan Yazgan, Sinop’un mütevazı bir mahallesinde, 1946’da dünyaya geldi. Tiyatroyla tanışması, gençlik yıllarında Tuncay Özinel Tiyatrosu’nda oldu. 1963’te, Türk sinemasının klasiği Susuz Yaz’la beyaz perdeye merhaba dedi. Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) gibi topluluklarda çalıştı, Ayşen Gruda, Halit Akçatepe gibi ustalarla aynı sahneyi paylaştı. Tiyatro, onun için bir meslek değil, bir yaşam biçimiydi. 1980’lerde Perihan Abla’daki Şoför İsmet rolüyle ekranlara ısındı, ama asıl efsane, Bizimkiler’le doğacaktı.
Kapıcı Cafer: Şale Apartmanı’nın Neşesi1989’da başlayan Bizimkiler, 13 yıl boyunca Türk televizyonunun en sevilen dizilerinden biri oldu. Ercan Yazgan’ın canlandırdığı Kapıcı Cafer, apartmanın hem cefakâr hem uyanık karakteriydi. “Buyruuun!” diye kapıyı açışı, limonatacılık, manavlık, pilavcılık gibi ek işlerle geçim derdi, izleyiciyi hem güldürdü hem düşündürdü. Cafer, İstanbul’un zor şartlarında ayakta kalmaya çalışan bir emekçiydi. Ercan Yazgan, bu rolü öyle içten oynadı ki, sanki Cafer’le doğmuş gibiydi.

O İçimizde Büyüttüğümüz Hayata Direnen Adamdı!
Cafer’in kızları ve karısı Gül’le (Mine Teber) ilişkileri, dizinin en sıcak anlarındandı. Sabri Bey’in (Mehmet Akan) azarlarına rağmen pes etmeyen hali, hepimize tanıdık geldi. Yazgan, bir röportajında, “Kapıcılar benden memnun değil, ‘Bizi ezdirdiniz,’ diyorlar. Ama sendikaya davet ettiler, fahri üye yaptılar,” diyerek gülümsemişti. Cafer’in ilhamı, Kemal Sunal’dan gelmişti; Sunal da onun performansını çok beğenmişti.
Ercan Yazgan’ın Bizimkiler dizisindeki Kapıcı Cafer’i ile Mehmet Akan’ın canlandırdığı Yönetici Sabri Bey arasındaki mücadele, Şale Apartmanı’nın en sevilen ve renkli çekişmelerinden biriydi. Bu iki karakterin atışmaları, hem güldürdü hem düşündürdü; bazen de içten içe hüzünlendirdi. Cafer’in uyanık, emekçi ruhu ile Sabri Bey’in otoriter, kuralcı tavrı arasındaki çatışma, 90’ların apartman kültürünün bir yansıması gibiydi.
Birtek Kapıcılık Yetmiyordu
Cafer, apartmanın kapıcısı olarak her daim iş başında, ama bir yandan da ek iş peşindeydi: limonatacı, manav, pilavcı… Sabri Bey ise apartmanın düzeni için kendini adeta bir general sanıyordu. “Cafer, tutuyoruz zaptı!” repliği, Sabri Bey’in Cafer’e attığı en meşhur fırçalardan biriydi. Cafer’in apartmanda koşuştururken ya da bir iş çevirirken yakalanması, Sabri Bey’in “Yine ne halt karıştırıyorsun?” diye çıkışmasıyla sonuçlanırdı. Cafer’in o anki mahcup ama uyanık gülüşü, “Buyruuun, Sabri Bey!” cevabıyla birleşince, izleyici kahkahaya boğulurdu. Ama bu sahneler sadece komik değildi; Cafer’in geçim derdi, Sabri Bey’in anlamadığı bir gerçekti. Cafer, ailesini geçindirmek için didinirken, Sabri Bey’in kuralcılığı bazen insafsız gelirdi.
Sabri Bey, otoritesini korumak için Cafer’i sıkıştırırken, Cafer’in “E ne yapayım, çocuklar aç mı kalsın?” bakışı, yürek burkardı. Bu çekişme, sınıf farkının, emekçinin ve yöneticinin zıt dünyalarının bir özeti gibiydi. Cafer’in “Tutuyoruz zaptı”ya karşı verdiği ‘’tutarsan tut be!'' , sanki hayata karşı direnişinin bir sembolüydü.
Cafer’in kızlar konuşamıyordu bir bölümde, Sabri bey ilgilenmediğini ileri sürerek Cafer'e kızmış ayrıca bu durumda bile gönder kızları ben onları müzikle konuştururum demişti. Bu durumda bile paraya olan düşkünlüğünü göstermişti. Sabri Bey’in kuralcılığı, Cafer’in uyanıklığı bir yana, ikisi de Şale Apartmanı’nın birer parçasıydı. Ercan Yazgan’ın 2018’deki vefatı, bu sahneleri hatırlayanları ağlattı; çünkü Cafer, sadece bir karakter değil, hepimizin tanıdığı bir komşuydu. Sabri Bey’le atışmaları, gülüşlerimizle hüzünlerimiz arasında bir köprü kurdu. “Buyruuun!” dedikçe, Cafer’in o neşeli direnişi, Sabri Bey’i çileden çıkarsa da bizlerin içinde bir sevgi yumağı gibiydi.
Hastalıkları peşini Bırakmıyordu
Ercan Yazgan’ın hayatı, sahnedeki neşesinin aksine mücadelelerle doluydu. Verem hastalığını uzun bir tedaviyle yendi, ama sağlık sorunları peşini bırakmadı. 2014’te, Bana Masal Anlatma filminde kolonyacı Haşmet rolüyle seyirciyi yine güldürdü. O dönemde 40 kiloya kadar düşmüştü, ama azmiyle toparlandı. 2018’de felç geçirdi, ardından solunum yetmezliği, böbrek ve karaciğer sorunları geldi. 3 Mart’ta hastaneye kaldırılan usta, 8 Mart 2018’de, 71 yaşında, çoklu organ yetmezliğiyle aramızdan ayrıldı. Cenazesi, Üsküdar Şakirin Camii’nden Karacaahmet Mezarlığı’na uğurlandı.
Oğlu Can’ın İngiltere’den gelmesiyle cenaze planlandı. Üvey kızı Buket Dereoğlu ve kızı Billur Yazgan, onun en büyük destekçileriydi. Sanat camiası, “Bir değer daha gitti,” diyerek yasa boğuldu.Cafer’in Mirası: Emek ve GülümsetmeErcan Yazgan, sadece Kapıcı Cafer değildi. Kaygısızlar’da Memnun Kaygısız, Duruşma’yla Antalya Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü, Hanımın Çiftliği, Adanalı gibi yapımlarla dopdolu bir kariyer. Ama Cafer, onun en büyük imzasıydı. Zonguldak maden grevinde işçilerin yanında duran, emekçinin sesini duyan bir sanatçıydı. “Türkiye’ye mâl olmuş bir kişilik,” diyordu yakını Volkan Acar, ve haklıydı.
Cafer’in “Buyruuun!” sesi, Şale Apartmanı’nın koridorlarında değil, bizim yüreğimizde yankılanıyor. Ercan Yazgan, belki aramızdan ayrıldı, ama o samimi gülüşü, uyanık bakışları ve emekçi ruhuyla hep bizimle. Mekânın cennet olsun, Cafer Abi.